Friday, June 17, 2005

siir : geceler, gunduzler ve ben

gecelerim oluyor, uzun
yaridan sonra
iyice pencesinde umutsuzlugun..

gunlerim var
gunluk-guneslik -bazen..
bazen de
firtinalar dolu
yuregimde..

cikislarim oluyor,
costugum, guldugum, konustugum..
her bir solukta
her bir kalp atisinda
evrende bir zerrede
evrenle bir butunde bulustugum..

inislerim oluyor;
ah o inisler,
yikilis, bitisler..
dibe vurus,
yasama ve kadere serzenisler..
binbir parca yurek ustunde
binbir ton umitsiz hissedisler..


yikiliyorum geceler, gunler boyu.
bir umit icimde
bir umit icinde,
gelecek gun tekrar silkinip
tekrar mutlulukla akacagim
herseyi kapsayan,
herseyi saran, sarmalayan,
icinde
anlayan ve seven
evren..


hediye tuydes
16 temmuz persembe, gece 0:6
bir sefkatli el vardi, o da epey uzakta kaldi..

Saturday, June 11, 2005

Siir: A little mermaid, inside me

A little mermaid, inside me,
skin of pearl white,
lips of coral red,
dreams of swimming
in the endless ocean depths,
relentlessly,
everyday,
from sunrise till the moon comes back...

As long as i have known me,
so fragile,
so loving,
childishly naive,
soul of a mermaid, trapped in my body.

Neither she can live in dry, human cities,
nor can she reach her endless seas..

Flips and flops, hopelessly,
a little mermaid, inside me,
skin of pearl white,
lips of coral red,
in agony...


Hediye Tuydes

Thursday, June 09, 2005

Yeni Dünyadan Mektup Var: ŞİMDİ SAAT KAÇ ORADA?

Yapılacak iş çok ama gecenin bir vakti benim beynim yorulmuş, ahlanıp zonkluyor. En iyisi mi size bir iki satır yazayım, buralara dair.

ŞİMDİ SAAT KAÇ ORADA?

Buraya ilk gelirken beni de şaşırtıp duran ve Türkiye'yi aradığımda herkesin sorup durduğu bir şeydi bu saat farkı. Bir duvardaki saate bakıyorsunuz, bir de aradaki saat farkını düşünüyorsunuz; ee, peki çıkartacak mıyız ekleyecek miyiz bu miktarı? Siz mi öndesiniz biz mi? gibisinden düşünceler.. Hemen bir örnek vereyim:

Şu an gecenin -sabahın desek daha doğru olur- 4:48'si. Benim bulunduğum şehir olan Evanston'da böyle, (Evanston Illinois Eyaleti'nde, Şikago sehri yakınlarında küçük bir şehir). Az önce annemle görüştüm, şimdi oradaki saat öğleden sonra 12:48. Arada tam 8 saat fark var, Türkiye'dekiler önde. Basit coğrafya bilgimizi hatırlayalım: ABD'de batıda olduğu ve dünya batıdan doğuya doğru döndüğü için Türkiye güneşi buradan önce görüyor ve aynı günü 8 saat ilerden takip ediyor.

Bu yurtdışında yaşayanlar icin günlük hayatımızda ne demek oluyor? Evi arayacaksanız ya gece yarısını bekleyeceksiniz -Türkiye saati ile (TSİ) sabah 8 oluyor- ya da aksam 4'ten önce –TSİ ile gece yarısı- halledeceksiniz. Hele bir de kazara şirket, devlet dairesi gibi bir yeri arıyorsanız, durum daha da vahim: gece yarısından sonra ya da sabah 9'dan önce işinizi halledeceksiniz. Zor iş vesselam. Benim özel hayatımda hep uykulu konuşmalar demek oluyor; ben yatmadan az evvel annem de yeni kalkmışken yapılan görüşmeler ve arada bir karşılıklı esneşmeler. Hiç dikkat ettiniz mi bilmem, ama yanınızda birisi esnese sizin de içinizden bir esneme geliverir. Şu kadarını söyleyeyim aynısı telefon konuşmaları için de geçerli; en azından benim annemle görüşmelerimde öyle oluyor.

Tabii bu saat farkının bir başka önemi uzun uçak yolculuklarında ortaya çıkıyor. Türkiye’den sabah 9’da uçağa biniyorsunuz ve 12 saat sonra Şikago’ya varıyorsunuz (bu arada THY’nin direk Şikago ve New York uçuşlarının olması işi ne kadar kolaylaştırıyor bilemezsiniz. Aktarma yapmak ve beklemek ne kadar vakit kaybı bilemezsiniz). Normalde gece 9 olması gerekirken bakıyorsunuz ki sadece öğleden sonra 1 (9 +12 –8 =13 ) Tabii ki bu da sizin bioritminizi bozuyor. Yorulmuşsunuz ve normalde bir iki saat içinde uyumanız gerektiğini düşünen bedeniniz dışardaki güneşi ve günü görünce saşırıyor. “Jet lag” uyku ve bioritim düzensizliği de bu noktada görülüyor. Bu arada 8 saat kazanmış gibi görünüyorsunuz ama unutmayın ki bu sadece bir ödünç alma ve dönüş yolculuğunda geri veriyorsunuz. Zira akşam 5’te Şikago’dan kalkan THY uçağı 11 saat sonra Türkiye’ye vardığında (gidiş ile dönüş yolculuklarının süresinin farklı olmasının da ilginç bir sebebi var ama başka yazıya artık) sabah 4’te değil de öğlen vakti kendinizi İstanbul’da buluveriyorsunuz. Eğer uçakta uyuyamamışsanız gene kaçırılmış bir gece ve altüst olmuş uyku düzeni, nam-I diğer “jet lag”. Tecrübelerim gösterdi ki jet lag etkisini azaltmanın en iyi yolu dişinizi biraz sıkıp vardığınız yerin gecesini bekleyip uyumak. Aksi takdirde garip saatlerde uyuyup kalkıyorsunuz, size hoşgeldine gelmiş insanlar ikindi vakti uyurken buluyor, biraz ayıp oluyor. Tabii sonra da gecenin 3ünde pirelenmiş gibi kalkıp kahvaltı etmeye calışıyorsunuz sessiz sakince herkes uyurken. Alternatif olarak bir hafta içinde Atlantik’i iki kez geçip ”duble jet lag“ yaşayıp uyku düzeninizi tamamen altüst edip vardığınız yerde deliksiz 12-15 saat uyuyup normal günü yakalamak da mümkün ama tavsiye etmem.

Bu konu açılmışken ABD'deki saat farkı ve sistemi ile ilgili bir sey yazayim. Burası o kadar büyük bir memleket ki doğu ucu ile batı ucunun arasında 6 saat fark var. Türkiye'nin en doğusu ile batısı arasındaki fark yaklasık 76 dakika, yani 1 saatten biraz daha fazla. Baktığınızda bu ABD yaklaşık Türkiye’den 6 kat uzun demek oluyor ülke olarak. Aslında bu tam ABD kıtasının uzunluğu ile orantılı değil, çünkü bazı eyaletlerler biraz uzak mesafede.. Esasen ABD kıtası üzerindeki eyaletler toplam 4 saat dilimine yayılmış durumda. Bu demektir ki kıta eyalerlerinden en doğudaki ile en batıdaki arasında, 3 saatlik fark var. Bir başka deyişle,

  • doğu bölgesindeki (Eastern) Atlantik Okyanusu kıyısındaki bir şehirde, mesela New York'ta, saat sabahın 10ü iken,
  • orta-batı (Midwest) dedikleri bölgede -Şikago bu dilimde yer alıyor- saat sabahın 9u,
  • dağ bölgesi (Mountain) denilen iç bölgede olan Salt Lake City'de (Utah Eyaleti'nde 2002 Olimpiyatları'nın yapıldığı şehir) saat 8 ve
  • Büyük Okyanus kıyılarının bulunduğu Pasifik saat dilimi bölgesinde, San Francisco şehrinde mesela, saat sabahın 7si oluyor.
  • tabii bir de Alaska eyaleti var ki orası da Pasifik bölgesinden bir saat geride; yani sabahın 6si.
  • Hawaii eyaleti okyanusta bir yerlerde ve Alaska'dan da 1 saat geride, gecenin 5’i (Hawaii’de yaz saati uygulamasi olmadigi icin yazin bu fark iki saat oluyor)



Yani ABD'de saat 10'da New York'ta işte olan birileri varsa, bir başkası da Hawaii'de Honolulu şehrinde mışıl mışıl uyuyor. Yeri geldiğinde aynı seçimlerde oy kullanıp, aynı devlete vergi ödüyorlar.

Bu saat farkından dolayi tabii ki bir sürü yerel TV kanalı var ve milli kanallar bile yerel saatlere göre program ayarı yapıyorlar. Mesela Şikago'da aksam 8'de yayınlanacak bir film varsa, televizyonda reklami yapılırken "... filmini aksam 9 doğu/8 orta-batı saatinde izlemeyi unutmayın" gibisinden terimler kullanıyorlar. Ya da Oscar ödülleri falan verileceği zaman "aksam Pasifik saati ile 5'te " derler, halbuki Baltimore'daki insanlar icin bu aksam 8 demek oluyor. O yuzdendir ki Oscar ödüllerine gelenler kış olmasına rağmen hep aydınlık bir ortamda -öğleden sonra bir saat olsa gerek- gelir, kırmızı halıda yürürler. Tabii bir de kış ortasında olmasına rağmen Kaliforniya'daki iklimin sıcak olmasından dolayı, kolsuz, askısız elbiseler -bayanlar için geçerli birşey- ile gelme lüksüne sahipler, o ayrı mesele. Mesela o törenler Şikago aynı gün ve denk gelen yerel saatte yapılıyor olsaydı, kesinlikle akşam hava karardıktan sonra o elbiselerin üstünde birer kürk ya da manto görürdünüz, zira burası kutup bölgesine pek bir yakın. Esti mi insanı donduruyor buranın soğukları..

İIklim farkliliklarını başka bir yazıya birakarak yerel saatinizle iyi günler dilerim..

Bir sonraki yazım Amerikan ev hayatı üzerine olacak inşallah: BAHCELI EVLER, NE GÜZELLER!