Saturday, October 31, 2020

Bizim komik kızın komik dizileri :)

 The Romance of Tiger and Rose (Çin) (24 bölüm x 45 dk)

https://mydramalist.com/38907-the-third-princess-from-the-rumors


Genç oyuncuların başrolde olduğu bu dizi aslında olaya kadın ve erkek bakışlı dünyaların farkını ortaya koymak üzere hazırlanmış bir senaryo gibi. Kısaca tanıtmak gerekirse erkek egemen bir dünyada kadın egemen bir senaryo yazmaya çalışan genç bir senarist kızımız öncelikle dizinin başrol delikanlısından bir itiraz yer.. onun "aşık olmak için ne motivasyonu var bu karakterin" sorusuna cevap alırken kendini senaryonun derinliklerinde bulur.. ama ne derinlikler.. herşey bir anda iki ayrı dünya arasında geçer "erkek egemen bir krallıktan", "kadın egemen bir krallığa" damat gelen bir prens ve onu kaçıran prensesin arasında geçenler.. başroldeki erkek ve kadın oyuncular çok eğlenceli.. prensimizin olur olmaz saldırma tepkileri çok komik ve etkileyici.. prensesin kendini bulması ve ailesi ile aşkı arasındaki seçimleri de güzel.. sonu da fena değil ama sona gelene kadar çok şey yerini bulduğu için önemli olan senaryodaki yaşananlar.. senaryo konusunda destek veren ustalar ve portakal, muz, vs kullanımları çok komik

Not: BB+ (gençler için BA olabilir ;) )


Oh! My Emperor (Çin) Sezon 1: 21 bölüm x 25 dk; Sezon 2: 21 bölüm x 25 dk)

https://mydramalist.com/people/18211-lusi-zhao

https://mydramalist.com/28898-oh-my-emperor-season-two

Yukarıdaki dizide başrol oynayan kadın oyuncunun, gene eğlenceli bir başka dizisi.. Ama bu dizi diğerine nazaran senaryo olarak biraz daha zayıf.. öncelikle standard zamansal bir yolculuk içermekte.. günümüzde başlayan bir tanışıklık bir anda trajik bir olayla bambaşka bir evrende ve zamanda bir başka tanışıklığa kayar.. ama açıkçası bu çok da bariz ve komedi şeklinde yapıldığı için detayları çok da geliştirme gereği duymamışlar senaryoda.. zira senaryonun kendisi de zodiak karakterlerine bol bol gönderme yapan eğlenceli bir yapıda.. ama karakterler komik.. özellikle imparator rolündeki genç delikanlı tam bir mr darcy gıcıklığında başlıyor.. amcası rölünde olup kendinden nerdeyse daha genç görünen delikanlı ise untamed dizisindeki kara kaşlı kara gözlü delikanlı.. burada da oldukça karizmatik.. yeni evren-düzen içinde amca-yeğen çatışması ortama yeni gelen çıtır kız yüzünden daha da bir gerilse de sonunda kız seçimini yapıyor.. ama kader tabii ki asla bunlara rahat vermiyor.. sonuna doğru biraz zorlama karakterler vs geliyor ama 13. burç gibi kavramların gündemde tutulması; karakterlerin kendine özgü bazı yeteneklerinin olması, ölümünden tekrar yaşam doğması, vb birçok dizide kullanılan ögeler.. birinci sezon sanki ikinciden bir nokta daha mı iyi ne??

Not: BB- (her iki sezon için de) 


Dating in the Kitchen (Çin - 2020) (45 dk x 24 bölüm)

https://mydramalist.com/52139-like-you


Başrol oyuncusu gene çok canlı ve sevecen bir karakter ile Rosy Zhao.. ilerleyen yıllarda drama türü bir dizide nasıl olur bilemiyorum ama bu romantik komedilerde çok iyi bir kadın oyuncu.. Lakin bu dizinin gizli cevheri bu kızımız değil aslında.. yaş olarak kızdan çok daha büyük bir erkeği oynayan Lin Yu Shen.. Bu dizideki saçı-bakışı-duruşu ile inanılmaz bir tipleme çizen bu oyuncu bana yıllar önce severek seyrettiğim Tony Leung'u hatırlattı..

Diziye geri dönecek olursak konu basit ve çokça kullanılan bir akışa sahip.. zengin ve huysuz orta yaşlı zengin bir adam hiç de hoş olmayan bir ortamda genç ve yaratıcı bir şef ile tanışır. Her ne kadar kızıp dursa da şefin yemeklerindeki lezzetinden dolayı sürekli karşılaşma durumu sonrasında garip bir denge noktasına gelen ilişkileri hem komik hem eğlenceli.. daha sonrasında birçok kore-çin dizisinde olan detaylar serpiştirilmiş.. buna rağmen bu diziyi süper yapan detaylardaki mimikler-sözler.. hele de erkek oyuncunun yorumu!! anasına-iş arkadaşına-kardeşine-vb adam tüm dünyaya haddini bildiyor ve bunu çok kibar bir şekilde yapıyor.. Mr. Lu ... adamım yahu... 

Not: AA (hatta 100 tam puan diyorum! ) 








Friday, June 05, 2020

uzaktan diziler... orta yaştakiler.

1. Five Enough (Kore- 2016) (70 dk x 54bölüm)
https://mydramalist.com/16220-five-enough



Tam bir sülale hikayesi.. konu basit: 2 çocuklu bir dul erkek ile 3 çocuklu boşanmış bir kadın aynı yerde çalışmaktadır.. Adam eşi öldükten sonra sonradan zengin olmuş kayınvalide-kayınpeder ile oturmaktadır. Kadının ise yardım alabildiği sadece annesi vardır. Karakterleri oldukça zıt bu iki kişi gerek iş gerekse de özel hayatlarındaki detaylardan sonra epey bir araya gelirler ve zaman içinde birbirilerine destek olmaya başlarlar.. Bu ilişki bir yerde demlenirken bir taraftan erkeğin anne-baba-abi-kız kardeşi karakterlerini yavaş yavaş tanıyoruz.  Hele adamın kız kardeşinin yakın arkadaşı olan baldız ile kız kardeşin gizli ve tek taraflı aşkı olan dönem arkadaşı arasında başlayan aşk birçok dengeyi alt üst ediyor..  Diğer taraftan iş hayatlarının bir parçası olan ünlü golfçu ve onun adamın kızkardeşi ile tanışma hikayesi.. görüldüğü üzere bir sürü kişi arasında aynı anda gelişen bir sürü olayın detayı ile süslü 54 bölümlük epik bir hikaye.. Başroldeki kadın ve erkek oyuncular süper.. kızkardeş ve onun aşkı çok alem.. büyük abinin hikayesi ayrı bir kenarda gelişirken adamın kayınvalide-kayınpeder karakterleri başka bir güzel.. adamın kendi anne-babası en mülayim tipler ama sonuna doğru onlar da alem oluyorlar.. Abartılı bir karakter olmasına rağmen profesyonel golfçu abimizi oynayan delikanlı (noble! my love, my secret romance, vb) gene çok başarılı.. 

Hayata dair ve Kore kültürüne dair bir sürü detay barındıran bu dizi tam bir aile dizisi.. komedi var.. biraz dram var ama daha önemlisi hep bir ümit var.. Sülale boyu seyredilecek bir dizi.. 


Not: BA 


2. Birth of a Beauty (Kore- 2104) (60 dk x 21 bölüm)
Birth of a Beauty (2014) poster


Konu fena değil; karakterler komik ama beklenen hastane-havaalanı-kavga kısımlarını yaşatabilmek için biraz gereksiz uzamış. lakin kahramanlar arasındaki sorunları çözerken ki senaryo manevraları birçok diziye göre daha iyi.. amma .. birşeyler eksik ya da fazla.. 




Not: BB 

Saturday, May 30, 2020

uzaktan diziler... liseli diziler..


1. Revenge Note  (Sweet Revenge) -1


2. Revenge Note (Sweet Revenge) - 2


3. Hi School Love On!

Monday, May 11, 2020

uzaktan diziler... Evvel zaman içinde ...


1. Moon Lovers: Scarlet Heart Ryeo (Kore) - 2016- (20 bölüm x 60 dk)
https://mydramalist.com/15999-moon-lovers-scarlet-heart-ryeo

Moon Lovers: Scarlet Heart Ryeo (2016) posterVallahi ne diyeyim ... bir bölümü bulup da seyredemeyince "olamaz!" diye yandığım bir diziydi.. Konu olarak bir Çin dizisinin Kore'ye uyarlanmış hali imiş. Ben Çin versiyonunu da seyretmeyi denedim ama tonları çok farklı.. Hele de başrol oyuncularının bambaşka yorumlarından sonra aynı dizinin uyarlaması demek bile zor geliyor bana.. Amma aslında başrolde kim var demek de zor. Herkes başrol oyuncusu gibi.. O kadar dolu dolu bir dizi ki.. sanki 20 değil de 50 bölümlük bir epik drama.. Olay basit.. Doğaüstü bir şekilde ölümün eşiğine gelen genç bir kız (IU adlı şarkıcı oynuyor) kendini geçmiş bir zamanda bir Kore imparatorluğunun prenslerinin birinin evindeki bulur.. Ama dakka bir gol bir.. gözünü açtığında prenslerin hamamında gözlerini açar.. bütün prensler (bir tanesi hariç) şok olur.. Çok zaman geçmeden diğer prens de -ki kendisi kara prens olarak da tanımlanabilir (Lee Joon Gi oynuyor) - aynı şekilde tanışır ama bu ikisi için de zor bir durum yaratır. Bir kralın 7 oğluyla da farklı ve güzel ilişkisi olan bu genç kızın gönlünü kime kaptırdığı ve bunun bedelinin ne olabileceğini görmek insanı çok etkiliyor. Ama filmin en etkileyici sahnelerinden birisi kesinlikle harem ağası (haremi yöneten kadına bu mu denir bilemiyorum) kadının Prens Wook'a söylediği bir cümle.. bir diğeri ise yağmurda protesto sahnesi.. Prens So karakterinin gücünü ve gözü karalığını daha net gösteren nerdeyse başka birşey yok. Sonundaki çırpınış biraz abartılı ama o sırada Prens Jeong'un Soo'dan kalan yadiraga bakışı çok inandırıcı.. Ne diyeyim .. Süper dizi.. Hatta ihtiraslı kraliçe rolündeki kadın bile süper oynuyor. İnsan originalinde olduğu gibi bugünde geçen ikinci sezonunu istiyor.....

Not:AA++ .. İsteriz.. isteriz.. ikinci sezonu isteriz.. :) 


2. Oh My General! (Çin) - 2017- (60 bölüm x 45 dk)
https://www.viki.com/tv/35829c-oh-my-general
https://mydramalist.com/20114-oh-my-general

Oh My General Bu dizi bana eski bir Türk filmini hatırlattı.. Hani kadınlar ile erkeklerin yer değiştirdiği filmi.. Netekim burada bazı Çin dizilerinde yer verildiği gibi erkek kılığında askere giden ve komutanlık yapan kadın figürlerinden birisi General Zao.. İmparatorun annesi bu güçlü kişinin yoluna taş koymak için İmparatorun çelimsiz ve iş bilmez ama çok yakışıklı ve çekici yeğeni Yu Jin (Go Princess Go ve Pretty Li Hui Zhen de oynayan)  ile evlendirmek üzere emir çıkartır. Eeee emir büyük yerden gelince yapacak birşey yok .. Ama Yu Jin bu evliliği istemediği için ayak diremeye çalışır fakat yetiştirilişi gereği çok da güçlü bir kişilik olmadığı için garip garip yöntemler seçer.. ve eğlence orada başlar.. Bu arada kıyafetler, danslar, vs gayet güzel eğlenceli görüntüler çıkar bu garip ikilinin hayatında.. Sonunda her ikisi de birşeyler öğrenir diğerinin garipliklerinden.. Geneal ile yeğenin arasındaki ilişki gerçekten samimi bir his yaratıyor oyuncuların başarısı ile.. insanın inanası geliyor.. Yu Jin karakterinin kankası 3 delikanlı da eğlenceli karakterler..Ama özünde görsel bir şölen olan komedi dizisi
Not: BA/BB
inanılmaz güzel renkler ve danslar.. tam zıt karakterler.. dominant bir kadın kahramana karşı onu farklı konularda bütünleyen bir erkek kahraman.. Hele ikisi arasındaki geçmişten gelen bağlantı..  arada biraz konular uzasa ve daraltsa da güzel ve eğlenceli.
Not: BA 


3. Meng Fei Comes Across- 



uzaktan diziler... hala gençlik havasında diziler.

Tamam belki üniversite bitmiş ve iş hayatı başlamış olabilir ama insan ilk büyük aşkını ve devamında ayrılığı tatmadan sanırım hala gençlik havasında oluyor.. o durumlarda böyle diziler ortaya çıkıyor...



1. My Secret Romance (Kore) -2017- (13 bölüm x 60dk) 
https://en.wikipedia.org/wiki/My_Secret_Romance

My Secret Romance (2017) posterSevdiğim genç oyunculardan Sung Hoon başrolde.. Delikanlı genel olarak iyi ama buradaki rolü icabı önce sürünen sonra da zengin konumuna çıkan bir durumda.. Tabii ki olayın başlangıcı da sıradışı. Bir otelde hizmetli-müşteri arasında komik-saçma bir durumun yarattığı rezillik sonrası bir tanışıklığın yarattığı etki ile olan bir yakınlaşma... ama sonrasında ayrılan yollar ta ki aynı firmada çalışmaya başlayana kadar. Filmin bütün yükü karakter olarak erkek oyuncuda görünse de yapısı gereği kadın karakteri çekici kılan da zaten kendi içine kapanık olması (ki haklı sebebi de var)... Lakin bir noktadan sonra yanlış ama kısmı (her zaman gerekli bir ayrılma sebebi) biraz basit kaçmış senaryoda.. Ama onun dışındakiler süper.. Detaylar eğlenceli.. Erkek oyuncunun yanındaki yönetici sekreter (ki Noble, My Love'da aynı kişi aynı roldeydi) süper oyuncu.. İkinci erkek ve ikinci kadın oyuncular da iyi ama akılda kalan başroldeki erkek oyuncunun yemek servisi için tabakları hazırladığı ve havuzda bayıldığı sahneler.. anne rolündeki kadın da ayrı bir eğlence.. Bazı sahneler ve detaylar bazen bölüm doldurmak için mi gerekliydi diye düşündürtmedi değil hani...
Not: BA/BB


2. Cinderalla and the Four Nights



3. Radio Romance

4a. She Was Pretty (Kore) - 2015- (16 Bölüm x 60dk) 
She Was Pretty (2015) posterKonu basit aslında.. Çocukken güzel olan birisi ergenlik sonrası

4b. Pretty Li Hui Zhen- (Çin) - 2017- (40 bölüm x 45 dk) 
Pretty Li Hui Zhen (2017) poster Bu da bir önceki dizinin Çin versiyonu. Başrollerde Dilraba Dilmurat ile Peter Sheng (Go Princess Go dizisinden) olan bu halindeki akış ve ana temalar/konular aynı olmakla birlikte rollerin yorumlarında epey fark var.. Kadın karakter çok daha silik ve sakin bir kız burada. Keza erkek kahramanımız da biraz öyle.. Fena değiller amma biraz sönük kalıyorlar.. Hele de Kore versiyonu ile karşılaştırınca.. Olaylar biraz daha yavaş akıyor ve genişletilmiş olmalı 40 bölüme uzatmak için..

Not: BB/CB


4c. Seviyor Sevmiyor (Türk) - 

5. Oh My Venus! (2015) - Kore - ( 16 bölüm x 60 min) 
https://mydramalist.com/15062-oh-my-venus
Oh My Venus (2015) poster
Not: BB/CB

6. Coffee Prince
Not:CC

7. Fated to Love You 
Not: BA/BB

uzaktan diziler...direk fantaziler..


1. Guardian: The Lonely Great God ( a.k.a Goblin)
https://www.viki.com/tv/31706c-guardian-the-lonely-and-great-god
Guardian: The Lonely and Great God


2. The Legend of the Blue Sea
Not: BA

3. Angel's Last Mission: Love
Not: BB ... hala anlayamadığım birşeyler var.. 

4. Master's Sun ,
Not: AA+ ... Hayaletli falan olsa bile.. 

5. Fairlyland Lovers 
Not: BB/CB

6.  My love from the Star
Not: BA (gereksiz yan konular sebebiyle) 


uzaktan diziler... bilim-kurgu soslu fantaziler



1. Memories of Alhambra
Not: BA

2. Abyss
Not: BA/BB

3. My Girlfriend is an Alien
Not: BA

4. Strong Woman Do Bong Soon
Not: AA tabii ki... 

5. W+  
Not: BA/BB



uzaktan diziler... üniversite çağları

Burada üniversite gençliğine ayrı yer vermek lazım.. neden mi? dinamikler ve korkular farklı.. Benim yaşımda birisi için gençlik konuları ve sorunları biraz geçmişte ve uzakta kalmış durumlara dönüşmeye başladı (bu cümleyi yazarkenki inkar moduma dikkat !! içimin bir köşesi hala yaşlanmış olmayı kabul edemiyor gibi) .. amma buna rağmen aşk her zaman her yaşta zor ve tanıdık.. o yüzden de severek izlediğim gençlik dizileri var..

1.  My ID is Gangnam Beauty - Kore - 
https://mydramalist.com/29185-my-id-is-gangnam-beauty

 Bu dizi konu olarak, son yıllarda giderek artan plastik cerrahi ile güzelleşme sektörü üzerinden "güzellik" kavramı ve "güzel olma/bulunma" konularına gençlik üzerinden bir değerlendirmeye odaklanamış. Doğal güzellik ile sonradan operasyonla elde edilen (ki Gangnam bölgesi bunlarla meşhurmuş) arasında seçim yapma/yapmama konularını odağa oturtan bu hikayede doğal olarak iki karakter yaratılımış. Gangnam güzeli Mi Rae (bu dizide süper oynuyor) ve onun alternatifi Soo Ah.. ve ikisini sürekli karşı karşıya getiren yakışıklı mı yakışıklı ama topluma gıcık Kyung-Suk.. Delikanlı kıl değil ama güzellikten dolayı nahoş anıları olduğundan güzelliğe tapan topluma kıl. Fakat, oyuncu çok iyi seçilmiş bu rol için: delikanlı çok yakışıklı ve buz gibi ... sevdiği ve güvenliği kişilerin dışındaki herkese ... Bu arada anne-babaların tepkileri ve çocuklar üzerindeki yansımaları fena değil.. Konunun ilerlemesinde ve çeşitlenmesinde faydalı olan diğer bir karakterse ders asistanı WooYoung ... Süper karakter ve iyi oyuncu ile çok şeye zenginlik katmış.   En sonunda en kötü karakteri bile anlayabiliyor empati kurabiliyorsunuz.. Sonradan katılan anne karakteri biraz zayıf/sıradışı ama diğer karakterlerin ona gösterdiği kabullemeyle hala seyredilebilir seviyede oluyor. Güzel bir dizi...
Not: AA



2. Weightlifting Fairy Kim Bok Joo - Kore - (60dk  x 16 bölüm) - 2016
https://mydramalist.com/19262-weightlifting-fairy-kim-bok-joo

Weightlifting Fairy Kim Bok Joo/ Kore Dizisi Yorumu - Nurun Gözünden Bu dizinin güzel tarafı kesinlikle başrol oyuncuları arasındaki uyum ve samimiyet. Yüzme takımındaki Joon-Hyung yakışıklı ve kızlar tarafından beğenilen kibar bir delikanlı olmasına rağmen aslında içindeki çalkantıları pek dışarı vur(a)mamaktadır. Yıllar sonra da olsa ilkokul arkadaşı Bok-Joo'yu halter takımında görmek onu çok şaşırtmamıştır zira Bok-Joo çocukluğundan beri çok güçlü ve çok yiyebilen bir kız olmuştur. Ama tabii ki bu sporcu+halterci haliyle erkekler arasında ilgi görmesi pek beklenmediğinden genelde yakın 2 kız arkadaşı ve babasının tavukçu dükkanında dayısı ile geçen bir hayatı vardır.. Ta ki filmlerdeki gibi senaryo ile kader karşısına yakışıklı ve kilo verme konusunda uzman doktoru çıkarana kadar.. Bundan sonrasi bir kampüs ortamında gençlik duyguları (aşk, arkadaşlık, sadakat, vb) ve zorlayan hedefler arasında gidip gelen bir dizi öğrenci ve onların etrafında olan yetişkinler (ki bazıları hala ergen modunda) arasında geçen olaylar. Çok eğlenceli bir dizi. Kore klişe dizi sahnelerinin hepsi var: ayakkabı, yemek + içki, sarhoş olup sırtta taşıma, eti alıp kesip kıza verme, vb) ama sırıtmıyor; doğal akıyor. Belki ana karakterler arasındaki kadersel bağ birazcık  sırıtıyor ama artık ona da alışıyor insan bir sürü Kore dizisi sonrasında.. Kısmet için böyle detaylar istiyor Kore seyircisi demek ki..  Bu arada ana karakterlerin yaptığı halter, yüzme ve jimnastik rastgele seçilmiş değil..
Not: AA tabii ki ...

3. Put Your Head on my Shoulder - Çin- (42dk x 24 bölüm) -2019
https://mydramalist.com/31385-put-your-head-on-my-shoulder
 Bir uzakdoğu dizisi için sıradışı şekilde bilimsel. ee malum başrol karakterlerinden birisi fizik öğrencisi Gu Wei Yi adında kendi halinde ve bilimle mutlu bir delikanlı.. Kendisi gibi 2 öğrenci ile daha sessiz sakin bir lab hayatı yaşarken annesinin kız arkadaşının aynı üniversitede psikoloji bölümünde okurken reklamcı olmak isteyen kızı ile aynı ortamda olmaya başlayınca hayatında beklenmedik gelişmeler olur. Sessiz vs konuşkan, asosyal vs sosyal, düzenli vs dağınık... bir sürü tezatlık içinde hayatı ve farklı yaşam tarzlarını görüp keşfeden bu ikilinin işi ikisinin arasında doğan beğeni duyguları ile daha da karmaşıklaşır. Ama mühendis tayfası için bir fizikçinin ilanı aşk çabaları kesinlikle görülmeye değer :) Senaryo iyi ... Konular güzel.. Bilimsel delikanlı süper.. insana ara ara "Big Bang Theory" dizisindeki Sheldon karakterini hatırlatsa da ondan daha da normal olması gayet olumlu ve hayata dair bir tat veriyor. Sonuna doğru yurtdışına gitmeleri olaya belki Çin seyircisi için egzotik bir hava katmışsa da esas eve döndüklerindeki konuşmalar çok hoş.. kaldığımızdan yerden devam diyor..

Not: AA/BA

Read more »

Tuesday, May 05, 2020

uzaktan diziler...genç profesyoneller ..


Şimdi geçmiş zaman dizileri ile bugün dizilerini ya da gelecek odaklı olanları aynı yere koymamak lazım.. LAkin bunların içinde hala kafası bir karış havada olanlar ve biraz daha orta yaşa dayananları da ayrı tutmak lazım.. Burası orta yaş civarında olanların hikayelerini derleyen liste..


1. What is wrong with Secretary Kim? - Kore - (16 Bölüm)- 2018
https://en.wikipedia.org/wiki/What%27s_Wrong_with_Secretary_Kim

Dizi Yorumu| What's Wrong With Secretary Kim - İrem'in Yaşamından 🌸




Bu dizideki kadın başrol oyuncuya (özellikle bu dizide) hayran olmamak mümkün değil.. Ama patron ve onun yakın arkadaşı ayrıca takdire şayan karakter ve oyunculuk sergiliyor.. Hangi sahnesini söyleyeyim derken aklım da patronun "Kim Mi So!" diye bağırışıdan başka bir şeye yer kalmıyor.. ya da kütüphanede karanlıktaki çığlık sahnesi... Süper eğlenceli bir ofis dizisi.. Ana karakterin çok uyumsuz bir süper zeki kişi olması ayrı bir eğlence katıyor.. Yan karakterlerin uyumu da hoş..
What's Wrong with Secretary Kim 1. Bölüm izle - OnlineDiziMeşhur yazarın gelmesi vs biraz konuyu da dağıtsa da bu ikili arasındaki ilişki süper..
Not: AA tabii ki...


2. Her Private Life - Kore- (75 dk x 16 bölüm) - 2019
https://mydramalist.com/32293-her-private-life

Her Private Life (2019) posterBir önceki dizide deli gibi beğendiğim bu kadın oyuncunun bu dizisinde farklı bir rol ve senaryoda etkisi farklı oldu... Kadın oyuncu olarak iyi ama oynadığı karakter tam olarak anlamlı gelmedi başta. Ayrıca her ne kadar ters bir noktadan başlamışsa da sonraki yakınlaşma ortamları vs tam anlamıyla benim için olgunlaşmadı. Kızın yakın arkadaşı rolündeki kadın oyuncu yanısıra işteki stajer rolündeki kız da çok iyi.. Seyretmeye değer ama benim için bazı şeyler hep biraz eksik kaldı.. Ayrıca geçmişten bağlantı bulma ve kader olayına bağlama belki de reenkarnasyon inancı gereği .. bilemiyorum ama fazla zorlanmış gibi oluyor..
Not: BB/CB  (Başrol erkek oyuncu doğru seçim miydi diye kaç kere sordum kendime? )

Read more »

uzaktan diziler...mini mini olanlar

Uzak doğu dizilerini incelerken hepsini aynı sepete koymak olmuyor.. Her biri bir saatlik ve toplamda 50+ bölümlük epik drama yapısı ayrı.. 15dakikalık 10-15 bölümlük dizi yapısı ayrı. O sebeple mini dizileri kendi içinde değerlendirmek lazım diyorum... bu listeyi de ona göre yapıyorum...


M1. Noble, My Love! - Kore- (15 dk x 20 bölüm)
https://en.wikipedia.org/wiki/Noble,_My_Love
Noble,My LoveBelki de bana Kore dizilerini sevdiren yapımların başında geliyor bu dizi. Tipik zengin oğlan- fakir ama gururlu kız ortamı.. Beklenen sinderalla ayakkabı sahnesi falan var..  ama bu dizideki basit ve yoğun anlatım süper.. gereksiz detaylara yer yok; konuşmalar ve ortamlar basit ama samimi.. en çok sevdiğim sahnelerinden bir tanesi başroldeki delikanlının rakibinin taşındığını duyduğu zamanki tepkisi! Bu arada erkek kahramanın sekreter/sağ kolu rolündeki karakter/oyuncu da çok iyi.
Başroldeki delikanlının başka dizileri de var; başrol kadın oyuncuyu birkaç dizi de daha gördüm ama bu ikili bu dizide çok iyi.
Not: AA tabii ki

Read more »

Monday, April 27, 2020

uzaktan diziler... evvel zaman fantazileri...

Corona günlerindeyiz.. İnsan evde daralabiliyor; mekan dar olduğundan da olabilir; gelecek belirsiz olduğundan da.. Son yıllarda yaptığım şey bu durumlarda bir diziye dalıp günlük hayattan uzaklaşmak.. Olası bir aşkın peşinde senaryodaki kahramanların yanısıra koşup durmak; belirsizliklerde beklerken mutlu sonlarda mutlu olmak.. Son mutsuz ise seyretmiyorum bazen. İnsan son günlerde mutsuzluk duymak istemiyor.. Hayat zaten zor..

Eskiden tam bir Hollywood hastasıydım.. Film, dizi vs ne varsa seyrederdim (gerilim ve korku hariç). Hele bilim-kurgu.. Biraz tutarlı bir senaryo ve güzel çekimler varsa.. yeme de yanında yat .. Ama artık Hollywood benim için takip edilmesi güç bir hale geldi.. Yoğun bir cinsellik (özellikle eşcinsellik) ve şiddet vurgusu bünyeme yaramıyor.. Daha sakin hayaller istiyorum dizi zamanımda.. En büyük keşfim Kore ve Çin dizileri.. Toplumsal olarak henüz yeni "açılan" bu kültürlerin dizilerinde konu hala insanlar üzerine çoğunlukla.. İnsanlar ve ilişkileri..

Aklıma gelen ve sevdiğim (ara ara geri dönüp tekrar bazı sahnelerini izlediğim) bazı uzakdoğu dizilerini bir listeleyeyim dedim... Belki ara ara oturup yazarım da bunlar hakkındaki yorumlarımı.. Başka bir daralma anına saklıyorum onu..



10 Miles of Peach Blossoms (Eternal Love) ❤ [Yang Mi, Chao Mark ...1. Eternal Love (a.k.a. Ten Miles of Peach Blossom) - Çin - (58 bölüm) 
https://en.wikipedia.org/wiki/Eternal_Love_(TV_series)
Süper bir aşk hikayesi .. bazı kısımlar Jane Austen ablamın Pride&Prejudice havasında.. bazı bölümleri Sense&Sensibility.. Üç ayrı ortamda yaşanan bir aşkın 3 izdüşümü.. Ana karakterler müthiş... Mark Chao süper bir oyuncu.. Kostüm ve setler biraz tiyatromsu seviyede ama oyunculuklar kesinlikle kapatiyor açıkları. Epik drama/aşk.. Eğlenceli detaylar da var.. Bana kalsa ana karakterlerin olduğu yerleri dersler daha kısa bir dizi haline getirir her sen baştan izlerim.. A&E yapımı Pride&Prejudice gibi :)

Not: AA/BA  (Bazı karakterler ve yan konular biraz uzun; not kırsam mı karar veremedim)


Read more »

Thursday, October 12, 2006

Aklım Erdikçe Yaşam Üzerine: Dayler Dayler Viran Dayler

Dayler dayler viran dayler…
Ah yüzüm güler kalbim ayler…

derken geniş söylenir ‘e’ler Rumeli ağzında. Sadece bu türküde mi sanki? Yoo her ‘e’ “abe kızanım” daki ‘e’ kadar geniştir. Ya da “hasan”, “hüseyin”, “hediye”, “hasibe” bir anda “h” lerini –hatta bazan daha da fazlasını kaybederek- “asan”, “üseen”, “ediye” ve “asibe” oluverir. Hele bir de çok yaygın isimler vardir, her sülalede birer ikişer tane olur: “sülman”, “mü’min”, “memet”, “şeref”, “safiye”, “necmiye”… “l” ile başlamaz kelimeler de olması gerektiği gibi “ilimon” oluverir ya da “ileğen” göçmenlerin dilinde… “Uludağ’ya” çıkar, “yağyı” tavaya döker, başını “sağya” çevirir bizimkiler.

Tabii ki benim göçmen diye bilip gözlemlediklerim Karacabey’de yıllarca birlikte yaşadığım sülalem ve komşularım. Malumunuz bizim köken, annemin anne-babası ve babamın babasından, Drama ve Selanik’e uzanır. Birkaç göçmen –Trakya göçmeni- birbirini bulunca, az bir merak varsa, hemen bunlar konuşuluyor: Sizinkiler nerden? Ne zaman gelmişler? Benim annemin annesi falanca yerden, babası felan şehrin fişmanca köyünden… Tabii canım mübadelede gelenlerden …

Mübadele… Lozan mübadelesi… Osmanlı’nın kaybettiği 1. Dünya Savaşı sonrasında can ve gelecek korkusuyla Trakya ve Balkanlar’daki yaklaşık 650 bin Türk’ü oldukları yerden kaldırıp Gülcemal vapuruna bindirip Anadolu’ya getiren … Erkeklerin çoğu ya dönem savaşlarının birinde şehit düştüğü ya da öldürüldüğü için çoğunlukla kadınları ve çocukları yola döken … Aynı şekilde kazanılan Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Anadolu’dan bir milyona yakın Rum’u yollara döküp Yunanistan’a götüren…




Geçtiğimiz Cumartesi bir toplantı oldu Ankara’da, Lozan Mubadilleri Vakfı’nın düzenlediği. İstanbul, İzmir, Bursa gibi göçmen yoğunluğu fazla olan batı şehirlerinde bu ve benzer vakıf ve dernekler daha önceden kurulmuş ve çalışmalarına başlamışlar. Ben arkadaşım Evrim’den duydum bu toplantıyı, o da annesinden; annesi de İzmir’deki kızkardeşinden. Ankara’da henüz başlamış alt yapı çalışmaları. Küçük ve gönüllü ama azimli bir grup var işin başında.

Cinnah’ta çok ilginç bir binadaki bir sanat evindeki toplantıya gittiğimde çok birşey beklemiyordum. Ama gelenleri ve konuşulanları duyunca kendimi çok tanıdık bir grubun içinde hissettim. Aramızda ilk mubadillerin çocukları olan ve ailelerinin geldiği köyleri hem Türkçe hem Rumca-Yunanca isimleriyle bilen ihtiyar delikanlılar da vardı, üçüncü nesil torunlardan olup üniversiteye başlayan da. Kimi ilk ağızdan dinlemiş zorunlu göçü, sebeplerini, bırakılıp gelinen yerleri, köyleri, hayatları; kimi sadece kitaplardan. Hemen ortak bilgiler paylaşıldı: kimin geçmişi nereye dayanıyor, ilk gelenler ne zaman ve nereye gelmişler. Sonrasında “niye”si konuşuldu.. Niye gerek duymuşlar böyle bir grup kurmaya veya aramaya; göçmen olarak toplumda kendilerini nasıl görüyorlar, göçmenler olarak bir araya geldiklerinde ne buluyorlar..

Benim görebildiğim kadarıyla bizi bir araya getiren öncelikle evlerde duyulan hikayeler, pişen yemekler, benzer kültürde birileriyle paylaşılabilecek keyifli anlar... Hep hissedilen ama tam olarak hiçbir yerde kaydedilmemiş “Trakya göçmeni” kültürünü paylaşmak, daha çok öğrenmek, anlamak ve yaşatmak, bir sonraki nesle aktarmak. Kimsenin derdi günümüzün meşhur konularından olan “alt kimlik”, “üst kimlik”, “yan kimlik” tartışmalarına girmek ya da “azınlık-çoğunluk” konusunu gündeme getirmek değildi. Zira herkes kendini bu devletin eşit bir ferdi olarak görüyordu. Göçerek de gelse, anavatana ve yeni kurulan cumhuriyete inanıp güvenip gelenlerin ve bu vatanı, kendisini kucakladığı gibi kucaklamış kişilerin çocukları-torunları... Sonuçta hepimiz Türküz tabii ki. Ben hatırlarım annemi azıcık zıplatmak için “vardır bizde Rum kanı anne” dediğimi ve her seferinde net bir şekilde “hayır, biz Türküz” dediğini...

Ama sanırım içten içe özlenen, gerçeklerin ortaya çıkması, ortak bir tarihin yaşayan varislerce yazılması/derlenmesi: ortak konular, örf ve adetler, yemek tarifleri, şarkısı-türküsü... Gerçi bazen suyun “öbür yakasındakiler” hala geçmişin çeteresini tutmaya çalışıyor görünse de bu taraftaki mübadiller geçmişten çok geleceğe yüz çevirmiş ve bunca yıl T.C.’nin üretken bir parçası olmak için çaba sarfetmişler.. Fakat bu demek değildir ki onlar hiçbir şey kaybetmemişler: kesilen kocalar, bırakılan evler-tarlalar, göç boyunca çekilen acılar ve açlıklar... kazanılanlar kadar kaybedilenler...

Toplantıyı düzenleyenler geçmiş konusunda daha bilinçli ve bilgiliydi. Lozan Mübadilleri Vakfı ve Derneği çatısı altında bir sürü faaliyet başlamış bile. Gerçi buralarda az bizim göçmenlerin sayısı ama o gün toplantıya katılanlar arasındakilerden öğrendiğim kadarıyla Adana, Yozgat, Niğde’ye kadar gitmişler ilk gelenler. Ben Niğdeli bir arkadaşa Manisa-Aydın’a kadar olan Ege kıyılarında göçmen kültürü bulunduğunu iddia ettiğimde göçmenlerin coğrafyasını çok büyüttüğümü söylemişti. Düşünüyorum da Niğde’de bir akrabasının ya da komşusunun aslında benim gibi bir göçmen torunu olduğunu ögrense ne düşünür... Bana benzetir mi? Benim görebildiğim detayları o da farkedebilir mi? Küçük noktaları birleştirip bir göçmen portresini yakalayabilir mi?

Adında her ne kadar “Lozan Mübadilleri” de geçse aslında Trakya ve Balkanlar’dan göçmüş herkese açık kapısı bu vakfın ve derneğin.. Bilgi edinmek, etkinliklerine katılmak ve Ankara’da bir derneğin kuruluşuna yardım etmek isterseniz websitelerini ziyaret edebilirsiniz: http://www.lozanmubadilleri.org


İlk yakın aktivite olarak da toplanıp Muammer Ketencoglu’nun konserine gitmeyi planlıyoruz. Güzel Ege ve Trakya ritimleri ve Zeybek melodileri dinlemek için –hem de suyun her iki kıyısından da. Kendisi, sesine bayıldığım ve Kafkas kültürü dışında bir tek Trakya müziğinde duyduğum, akerdiyonu büyük ustalıkla çalıyor. Geçen kış SSK işhanında bir barda konser vermişti ve tıklık tıklım doluydu. Ben ciğerlerimi o günlük heba edip gidip dinlemiş ve çok keyif almıştım.. Gerçi yanımdaki göçmen olmayan arkadaş bana çok tanıdık gelen ritimlere pek tempo tutmadıysa da sorduğumda beğendiğini söylemişti.

Muammer Ketencioğlu & Zeybek Topluluğu
14 Ekim Cumartesi 21:00
Mekan : Sanatolia Sahnesi (ANKAMall’da)
Bilet Fiyatları : 27,50 YTL - 22 YTL
(Biletler Biletix’ten temin edilebilir http://www.biletix.com.tr/live/wtsevent.php?Eventcd=GGI67
Müzisyen hakkında bilgi için http://www.muammerketencoglu.com )



Gelenler geldi peki ya orada kalanlar ?


Benim göçmen kültürüm

Ben şahsen mübadelenin ve Trakya Türkleri’nin tarih kısmını pek bilmiyorum ama babamdan duyduğum Trakya Türkleri’nin köken olarak Karaman Beyliği’ne dayandığıdır. Birkaç yüz yıl sonra işler değişip Osmanlı güç ve yönetimi kaybedince kalkıp anavatan gelmisler ve Marmara ve Ege’deki bir sürü köye yerleşmişler. Bazı şehirler dediğim gibi daha fazla Trakya/Balkan göçmeni almış. Mesela Bursa bunlardan birisi. Ben bizim oraları anlatırken hep “Bursa’nın yerlisi göçmendir” derim; şimdiye kadar bu yorumuma karşı çıkanı da pek görmedim. Gerçi istatistik desteğim yok belki ama orada yaşayanlara öyle geliyor. Mesela her yerde bir yerli, bir “macır” (“muhacir”in halk dilindeki versiyonu dememe gerek var mı bilmem) kavramı ve mahallesi olur ya, bizim oralarda bir yerli (manav), nerden geldiğine bağlı olarak bir sürü göçmen ve mahallesi (Dramalısı, Arnavut’u, Boşnak’ı vs) olur, bir de üstüne üstlük ayrı bir “macır” mahallesi olur, hani “karışık (miscellaneous)” anlamında.




Asiye Teyzem (annemin teyzesi) ve ailesi
(Allah rahmet eylesin, esaslı kadındı Asiye Teyze)

Gruplar halinde gelip Anadolu’nun değişik yerlerinde kendilerine gösterilen yerlere yerleşirken de birbirini tamamen kaybetmemişler o dönem göçenler. Uzun süre diğer gruplar ile kız alıp-vermedikleri için de epey korunmuş kendi kültürleri kendi mahallelerinde ve evlerinde. Ama gene de benziyor sanki bütün Trakya göçmenleri birbirine. Muhabbet arada hararetlense de şen-şakraktır bizimkiler genelde. Seslenirken bir ünlem Karacabey’de “mari” olur, Çanakkale civarında “moru”, bir başka bölgede “marı”. Ama hepsinin eninde sonunda amacı aynı: sevecen bir yaklaşımla ünlemek birisine karşı. Erkeklerimiz sabahları çorba içer hala bazı göçmen ailelerinde –evde ya da mahalledeki çorbaçıda... Kadınlarımız kızartma yapar kahvaltıda çayın yanına vakit varsa. Kendine has yemekleri vardır göçmen mutfağının: lorlu biber kızartma, yaprak/bağ pidesi, dızmanası, pitası… Hele bir de fırında mantısı: Öyle sıkma Kayseri mantısına benzemez, oturup insanın midesini ezmez.

Herşeyden öte kadınları ve kadınların toplumdaki yeri bir başkadır bizim göçmenlerde. Bunu anlatması zor kelimelerle. Ben, en çok AFL’ye gelip de ilk kez İç Anadolu ya da Doğu Anadolu’dan gelen arkadaşlarla –malumunuz çoğu da erkek idi- karşılaştığımda farketmiştim bunu. Bursa Anadolu Lisesi’nde yarıdan fazla kız vardı sınıfımda ve büyük ihtimal çoğununda bir yerden göçmen bağlantısı. Ben her ne kadar o dönem çok sessiz ve utangaç idiysem de bizim kızlar hiçbir konu da erkeklerden geri ya da sessiz kalmazlardı. Bastırmazlarsa ne ala! Bol muhabbettir bizim kızlarımız, tatlı dilli, güler yüzlü, gerektiğinde saygılı ama gerektiğinde kendi burnunun dikine gidecek kadar kararlı.

Biz büyürken kız-erkek ayırımı –hele de aynı mahalle çocuklarında – pek olmazdı. Akşamüstleri kapı önlerinde buluşup kızlı-erkekli konuşmak, şakalaşmak çok normaldi. Tabii ki herkesin yan mahalleden ya da birisinin arkadaşları arasında bir sevdiği ve beğendiği olurdu, ama karşı cinsten bütün herkesi de öyle görerek yaşanmazdı. Yakın akrabalar bir kenara aynı mahalle çocukları bile “kardeş” gibi görülür ve pek birbiriyle evlenmezdi. Arkadaşlık, dostluk ve muhabbetti esas olan, sonra da uygun birini bulup evlenmek vakti gelince. Evlendikten sonra bile çoğu zaman devam eder muhabbet çocukluk arkadaşları ile...

Herşeyden önce insan olmak gerekirdi, kendine yeten ve ailesine yardım eden. Benim babamın bana verdiği başarılı kiz evladı örneklerinin arasında “traktör kullanan”, gerektiğinde tarlaya tek başına “su borusu döşeyen”, “babasının dükkanını işleten” kızlar doluydu. Kız olup da “süs” olmak yoktu.

Eee böyle kızları alacak ve sevecek erkekler de ona göre oluyor tabii ki. Ağzı laf yapmayı bilir bizim erkeklerimizin: gereğinde güzel bir söz, gereğinde tatlı bir sataşma ile belki ama mutlaka bir iletişim içinde. Direk söylemeselerde sevildiğini bilir insan böyle erkekler tarafından: çocuk olarak, eş olarak, arkadaş olarak. Hatta geçenlerde bizim mahallenin delikanlılarından Ankara üniversitelerini kazanıp da gelmiş olan iki tanesiyle konuşuyorduk, dert yandılar: “bu büyük şehir kızları ne kadar süs bebeği gibi, hiç konuşmuyorlar, dalga geçmiyorlar, süzüm süzüm süzülüp duruyorlar”... Biraz eşeleyince mesele ortaya çıktı: onların da ailelerinde benzer kadın tipleri olduğu için özel ilişkilerde gördükleri neşe, muhabbet ve tatlı sataşmalar hep aynı...Buralara gelince yaşanan küçük de olsa kültür şoku. Göçmen kültüründe yetişmiş delikanlılar olarak bizimkiler de bir-iki laf edip kızdırıp yerinden zıplatacakları kızlar isterler. Eee, kadın olsun erkek olsun, bizim göçmenler konuşkan eş ve dost isterler. Kasıntıya gelemeyiz biz...

Ne diyeyim, Allah her göçmen kulunu kıymetini bilene düşürsün! Bir kıymet bileni de Ankara’da mahsur kalmış bu göçmen kızına düşürsün!




Drama’nın içinde kurarlar pazar
Kızlara yakışır şal ile şalvar

Vurun kızlar vurun, vurun vuralım
Bu geceki geceyi nerde bulalım?

Drama’da ekerler ayvayla hurma
Kızlara yakışır davulla zurna!


---oo0oo---


Drama Köprüsü bre Asan dardır geçilmez
Soğuktur suları bre Asan bir tas içilmez
Anadan geçilir Asan yardan geçilmez
Assan! yardan geçilmez

At martini debreli Asan dayler inlesin
Drama ma’pusunda bre Asan dostlar dinlesin